Doç. Dr. Abdullah Sakin Doç. Dr. Abdullah Sakin Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı 0530 995 59 50 MENÜ
0530 995 59 50

Nükleer Tıp Tedavileri (Radyoligand Tedavisi)

Nükleer Tıp Tedavileri (Radyoligand Tedavisi)

Nükleer Tıp Tedavileri veya daha spesifik olarak Radyoligand Tedavisi (RLT), "teranostik" yaklaşımın önemli bir parçası olan, hedefe yönelik bir kanser tedavi yöntemidir. Bu tedavide, kanser hücrelerinin yüzeyinde veya içinde aşırı miktarda bulunan belirli moleküllere (reseptörler veya antijenler) özel olarak bağlanan bir "ligand" (taşıyıcı molekül) ile radyoaktif bir izotop (radyonüklid) birleştirilir. Amaç, radyoaktif maddeyi doğrudan kanserli hücrelere taşıyarak, sağlıklı dokulara minimum zarar verirken tümöre yüksek dozda radyasyon iletmektir.

Radyoligand Tedavisi Nedir ve Nasıl Etki Eder?

Radyoligand tedavisi, kanser tedavisinde geleneksel radyoterapi ve kemoterapiden farklı bir prensibe sahiptir. Geleneksel radyoterapide dışarıdan bir ışınlama yapılırken, RLT'de radyoaktif madde vücuda enjekte edilir ve kanser hücrelerini içeriden hedef alır.

Temel Etki Mekanizmaları:

  1. Hedefleme (Ligand Bağlanması): Tedavide kullanılan radyofarmasötik (radyoaktif ilaç), kanser hücrelerinin yüzeyinde veya sitoplazmasında aşırı eksprese edilen (yoğun olarak bulunan) belirli bir moleküle (örn: PSMA, SSTR) özgü yüksek afiniteli bir ligand içerir. Bu ligand, bir "anahtar-kilit" mekanizması gibi sadece hedeflenen kanser hücrelerine bağlanır.
  2. Radyoaktif Yükün Taşınması: Ligand, kendine bağlı olan radyoaktif izotopu (örn: Lutesyum-177, İyot-131, Radyum-223) doğrudan kanser hücrelerinin üzerine veya içine taşır.
  3. Kanser Hücrelerinin Yok Edilmesi: Radyoaktif izotop, kanser hücrelerine ulaştığında, genellikle kısa menzilli beta (β) veya alfa (α) parçacık radyasyonu yayar. Bu radyasyon, doğrudan kanser hücrelerinin DNA'sına zarar verir, hücre bölünmesini engeller ve nihayetinde kanser hücrelerinin ölümüne yol açar (apoptoz veya nekroz). Radyasyonun kısa menzilli olması, çevredeki sağlıklı dokulara verilen hasarı en aza indirir.
  4. "Teranostik" Yaklaşım: Radyoligand tedavisinin en önemli özelliklerinden biri "teranostik" olmasıdır. Bu terim, "terapi" (tedavi) ve "diagnostik" (tanı) kelimelerinin birleşimidir. Tedaviye başlamadan önce aynı hedefi kullanarak bir görüntüleme ajanı (genellikle Pozitron Emisyon Tomografisi - PET için) ile tarama yapılır (örn. Ga-68 PSMA PET). Bu tarama, kanserin vücutta nerede olduğunu, hedeflenen molekülü ne kadar yoğun eksprese ettiğini ve dolayısıyla hastanın tedaviye uygun olup olmadığını belirler. Görüntülemede görülen yerlere tedavi edici radyoaktif ligand gönderilir.

Radyoligand Tedavisinin Alt Tipleri 

Radyoligand tedavileri, hedefledikleri moleküle ve kullanılan radyoaktif izotopun türüne göre çeşitlenir.

1. PSMA Hedefli Radyoligand Tedavisi

  • Hedef: Prostata Özgü Membran Antijeni (PSMA). PSMA, prostat kanseri hücrelerinin yüzeyinde, normal prostat dokusuna göre çok daha yüksek oranlarda bulunan bir proteindir. Ayrıca, prostat kanseri metastazlarında da yoğun olarak eksprese edilir.

  • Mekanizma: Lutesyum-177 (¹⁷⁷Lu) gibi beta yayan bir radyoizotop, PSMA'ya yüksek afiniteyle bağlanan bir liganda (örn: PSMA-617 veya PSMA-I&T) bağlanır. Bu radyofarmasötik, damar yoluyla hastaya enjekte edildiğinde, kan dolaşımıyla tüm vücuda yayılır ve PSMA proteinini yoğun olarak içeren prostat kanseri hücrelerine (primer tümör ve metastazlar) seçici olarak bağlanır. ¹⁷⁷Lu'nun yaydığı kısa menzilli beta radyasyonu, bu kanser hücrelerinin DNA'sına zarar vererek onları tahrip eder.

  • Gelişmiş İlaç Örnekleri: Lutetium (¹⁷⁷Lu) vipivotide tetraxetan (Pluvicto). Bu ilaç, metastatik, kastrasyona dirençli prostat kanserli (mCRPC) hastalarda, daha önce kemoterapi ve/veya diğer hormon tedavilerine yanıt vermeyen veya direnç geliştiren durumlarda kullanılır.

  • Kullanım Alanları: İleri evre, metastatik, kastrasyona dirençli prostat kanseri (mCRPC). Tedaviye başlanmadan önce hastanın Ga-68 PSMA PET/BT görüntülemesi ile tümörlerinin PSMA pozitifliği doğrulanmalıdır.

2. Nöroendokrin Tümörlerde Radyoligand Tedavisi (PRRT - Peptide Receptor Radionuclide Therapy) (Örn: Lutesyum-177 DOTATATE)

  • Hedef: Somatostatin Reseptörleri (SSTR). Nöroendokrin tümörler (NET'ler), hücre yüzeyinde somatostatin reseptörlerini (özellikle SSTR2) aşırı miktarda eksprese ederler.

  • Mekanizma: Lutesyum-177 (¹⁷⁷Lu) veya Yttrium-90 (⁹⁰Y) gibi radyoaktif izotoplar, somatostatin reseptörlerine bağlanan sentetik peptidlere (örn: DOTATATE, DOTATOC) bağlanır. Bu radyofarmasötikler, damar yoluyla verildiğinde, somatostatin reseptörlerini taşıyan nöroendokrin tümör hücrelerine hedeflenir ve radyasyon yayarak tümör hücrelerini öldürür.

  • Gelişmiş İlaç Örnekleri: Lutetium (¹⁷⁷Lu) oxodotreotide. Bu ilaç, somatostatin reseptörü pozitif gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörlerin (GEP-NET'ler) tedavisinde kullanılır.

  • Kullanım Alanları: İleri evre, metastatik veya cerrahiye uygun olmayan somatostatin reseptörü pozitif nöroendokrin tümörler. Tedavi öncesinde hastanın Ga-68 DOTATATE PET/BT gibi somatostatin reseptörü bazlı görüntülemesi ile tümörlerinin hedefe uygunluğu doğrulanır.

3. Radyum-223 Diklorür (Xofigo) (Kemik Metastazları için)

  • Hedef: Özellikle prostat kanserinde yaygın görülen kemik metastazları. Radyum-223, kemik dokusundaki hidroksiapatit kristallerine kalsiyum benzeri bir şekilde bağlanır.

  • Mekanizma: Radyum-223 (²²³Ra), bir alfa (α) parçacığı yayıcı radyoizotoptur. Alfa parçacıkları, beta parçacıklarına göre daha yüksek enerjiye ve daha kısa menzile (hücre çapı kadar) sahiptir. Bu, radyasyonun doğrudan kemik metastazlarındaki kanser hücrelerini ve çevresindeki tümör mikroçevresini (örn. osteoblastları) hedef alarak tahrip etmesini sağlar. Kısa menzili, kemik iliği ve diğer sağlıklı dokulara verilen hasarı en aza indirir.

  • Kullanım Alanları: Semptomatik (ağrıya neden olan) kemik metastazları olan, kastrasyona dirençli prostat kanseri hastalarında sağkalımı uzatmak ve iskeletle ilişkili olayları (kırık, omurilik basısı) geciktirmek için kullanılır.

4. İyot-131 Tedavisi (Tiroid Kanseri ve Hipertiroidi için)

  • Hedef: Tiroid bezi ve tiroid kanseri hücreleri. Tiroid hücreleri, radyoaktif iyot (¹³¹I) dahil olmak üzere iyotu seçici olarak alıp konsantre etme yeteneğine sahiptir.

  • Mekanizma: İyot-131 (¹³¹I), hem beta (tedavi edici) hem de gama (görüntüleyici) ışınları yayan bir radyoizotoptur. Ağızdan kapsül veya sıvı formunda alındığında, tiroid bezindeki veya tiroid kanseri hücrelerindeki iyot taşıyıcıları tarafından emilir. Hücre içine alınan ¹³¹I, beta radyasyonu yayarak bu hücreleri yok eder.

  • Kullanım Alanları:

    • Diferansiye Tiroid Kanseri: Tiroid kanseri ameliyatından sonra kalan tiroid dokusunu veya vücuttaki tiroid kanseri metastazlarını (özellikle lenf nodları, akciğer veya kemik metastazları) yok etmek için kullanılır.

    • Hipertiroidi (Zehirli Guatr): Tiroid bezinin aşırı çalışmasını baskılamak için kullanılır.

Kullanım Şekilleri

Radyoligand tedavileri genellikle şu adımları içeren bir süreçtir:

  1. Tanısal Görüntüleme (Teranostik İlkesi): Tedaviye başlamadan önce, hastanın kanserinin hedef molekülü (örn. PSMA, SSTR) ne kadar yoğun eksprese ettiğini belirlemek için özel bir nükleer tıp görüntülemesi (örn. Ga-68 PSMA PET/BT veya Ga-68 DOTATATE PET/BT) yapılır. Bu, tedavinin uygunluğunu ve potansiyel etkinliğini değerlendirmek için kritik öneme sahiptir.
  2. Tedavi Öncesi Değerlendirme: Hastanın böbrek fonksiyonları, kemik iliği durumu ve genel sağlık durumu, yan etkileri yönetmek ve güvenliği sağlamak için değerlendirilir.
  3. Radyofarmasötiğin Hazırlanması ve Uygulanması: Tedavi edici radyoaktif ilaç (radyoligand), nükleer tıp merkezinde özel koşullarda hazırlanır. Daha sonra, genellikle damar yoluyla (intravenöz) yavaş bir infüzyon şeklinde hastaya uygulanır. Bazı durumlarda (örn. ¹³¹I tiroid tedavisi) ağızdan da verilebilir.
  4. İzleme ve Radyasyon Güvenliği: Tedavi sonrası hastalar, radyasyon güvenliği protokollerine uygun olarak belirli bir süre hastanede kalabilirler. Radyoaktif maddenin vücuttan atılımı ve olası yan etkiler yakından takip edilir.
  5. Döngüler Halinde Tedavi: Çoğu radyoligand tedavisi, genellikle 4-8 haftalık aralıklarla uygulanan birkaç döngüden oluşur (örn. Lu-177 PSMA tedavisi genellikle 4-6 döngüdür). Her döngü öncesi, hastanın kan değerleri ve genel durumu tekrar değerlendirilir.
  6. Tedavi Yanıtının Değerlendirilmesi: PSA seviyeleri (prostat kanserinde), görüntüleme testleri (PET/BT veya BT) ve hastanın semptomları ile tedaviye yanıt izlenir.

Avantajları

  1. Hedefe Yönelik ve Seçici: Radyoaktif maddeyi doğrudan kanser hücrelerine taşıyarak, çevredeki sağlıklı dokulara verilen radyasyon dozunu minimize eder. Bu, yan etkileri geleneksel radyoterapiye göre azaltır.
  2. Sistemik Etki: Vücudun her yerine yayılmış olan metastazlara (kemik, lenf nodları, organlar vb.) ulaşabilir ve onları tedavi edebilir.
  3. "Teranostik" Yaklaşım: Aynı hedefi kullanan tanısal görüntüleme (PET) ile tedavi edici radyoaktif madde arasında güçlü bir bağlantı kurar. Bu, tedaviye en uygun hastaların seçilmesine ve tedavi yanıtının izlenmesine yardımcı olur.
  4. Dirençli Kanserlerde Umut: Diğer tedavi seçeneklerine (hormon tedavisi, kemoterapi) yanıt vermeyen veya direnç geliştiren hastalarda yeni bir tedavi seçeneği sunar.
  5. Yaşam Kalitesi ve Sağkalım Artışı: Özellikle semptomatik hastalarda ağrıyı azaltmada ve yaşam kalitesini artırmada etkili olabilir, bazı durumlarda sağkalımı uzatır.
  6. Minimal İnvaziv: Damardan enjeksiyon şeklinde uygulandığı için cerrahi veya yoğun invaziv işlemlere gerek duymaz.

Dezavantajları

  1. Hedef Antijen Ekspresyonu Gerekliliği: Tedavinin etkili olabilmesi için kanser hücrelerinin hedeflenen molekülü (örn. PSMA, SSTR) yeterli düzeyde eksprese etmesi (üretmesi) gerekir. Her hastanın tümörü bu koşulu sağlamayabilir.
  2. Yan Etkiler: Her ne kadar hedefe yönelik olsa da, radyoaktif maddenin vücuttan atılımı veya hedef dışı organlarda birikimi nedeniyle yan etkiler görülebilir:
    • Kemik İliği Baskılanması: Kan hücrelerinin üretiminde azalma (anemi, lökopeni, trombositopeni) görülebilir, özellikle yaygın kemik metastazları olan hastalarda.

    • Böbrek Toksisitesi: Radyasyonun böbrekler tarafından atılımı sırasında böbreklere zarar verme riski vardır. Bu riski azaltmak için tedavi sırasında amino asit infüzyonları kullanılabilir.

    • Tükürük Bezi Toksisitesi: Özellikle PSMA tedavilerinde, tükürük bezlerinde de PSMA ekspresyonu olduğu için ağız kuruluğu (kserostomi) görülebilir.

    • Diğer Yan Etkiler: Yorgunluk, bulantı, kusma, iştahsızlık gibi daha hafif yan etkiler de görülebilir.

  3. Yüksek Maliyet: Tedavi edici radyofarmasötiklerin üretimi ve uygulanması maliyetli olabilir.
  4. Radyasyon Güvenliği: Hastalar tedavi sonrası belirli bir süre (genellikle birkaç gün) radyasyon yaymaya devam ettikleri için, toplumda radyasyon güvenliği önlemlerine (örn. hamile kadınlar ve çocuklarla temastan kaçınma) dikkat etmeleri gerekir.
  5. Direnç Gelişimi: Kanser hücreleri zamanla tedaviye direnç geliştirebilir, bu da hedefin ekspresyonunun azalması veya başka sinyal yollarının aktivasyonuyla ilişkili olabilir.
  6. Sınırlı Tümör Türleri: Şu an için onaylı radyoligand tedavileri belirli kanser türleri (prostat kanseri, nöroendokrin tümörler, tiroid kanseri) ile sınırlıdır.

Radyoligand tedavileri, nükleer tıp ve onkoloji alanında hızla gelişen, umut vadeden bir tedavi yöntemidir. Teranostik prensibiyle hastaya özel yaklaşım sunması, gelecekte daha fazla kanser türünde uygulanma potansiyelini artırmaktadır.

Doç. Dr. Abdullah Sakin Hakkımda İletişim İletişim Telefon
Doç. Dr. Abdullah Sakin Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı
0530 995 59 50
0530 995 59 50
Türkçe English