Doç. Dr. Abdullah Sakin Doç. Dr. Abdullah Sakin Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı 0530 995 59 50 MENÜ
0530 995 59 50

Hormonoterapi (Endokrin Tedavi)

Hormonoterapi (Endokrin Tedavi)

Hormon Tedavisi (Endokrin Tedavi): Hormon Bağımlı Kanserlerin Hedefi

Hormon tedavisi, aynı zamanda endokrin tedavi olarak da bilinen, büyümek için hormonlara ihtiyaç duyan kanser türlerinin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Bu tedavi, kanser hücrelerinin büyümesini teşvik eden hormonların etkisini engelleyerek veya vücuttaki hormon seviyelerini düşürerek kanserin ilerlemesini yavaşlatmayı veya durdurmayı amaçlar. Özellikle meme kanseri ve prostat kanseri gibi hormon duyarlı tümörlerde önemli bir rol oynar.

Hormon Tedavisi Nedir ve Nasıl Etki Eder?

Bazı kanser türleri, büyüme ve çoğalma yeteneklerini artırmak için belirli hormonları (örn: östrojen, progesteron, androjenler) kullanır. Bu kanser hücrelerinin yüzeyinde, ilgili hormonlara bağlanan reseptörler (alıcılar) bulunur. Hormonlar bu reseptörlere bağlandığında, kanser hücresine büyüme ve bölünme sinyalleri gönderilir.

Temel Etki Mekanizmaları:

  1. Hormon Üretimini Azaltma: Vücuttaki ilgili hormonun üretimini doğrudan engelleyerek veya azaltarak kanser hücrelerinin büyüme sinyali almasını engeller.
  2. Reseptörleri Bloke Etme: Hormonların kanser hücrelerindeki reseptörlere bağlanmasını engelleyerek, hormonun büyüme sinyallerini iletmesini önler. Böylece, hormon vücutta olsa bile kanser hücresi onu "algılayamaz".
  3. Reseptörleri Yıkma: Kanser hücrelerindeki hormon reseptörlerinin sayısını azaltarak veya onları tamamen yok ederek hormonun etkisini ortadan kaldırır.

Bu tedavi genellikle, tümör hücrelerinde ilgili hormon reseptörlerinin (örn. Östrojen Reseptörü (ER) ve Progesteron Reseptörü (PR) meme kanserinde, Androjen Reseptörü (AR) prostat kanserinde) varlığının test edilmesiyle uygun hastalara başlanır.

Hormon Tedavisinin Alt Tipleri 

Hormon tedavisinde kullanılan ilaçlar, etkiledikleri hormona ve etki mekanizmalarına göre farklı sınıflara ayrılır:

1. Anti-östrojenler: Östrojenin meme kanseri hücreleri üzerindeki etkisini engelleyen ilaçlardır. Östrojen reseptörü pozitif (ER+) meme kanserlerinde kullanılır.

  • Mekanizma:

    • Seçici Östrojen Reseptör Modülatörleri (SERM'ler): En bilinen örneği Tamoksifen'dir. Kanser hücrelerindeki östrojen reseptörlerine bağlanarak östrojenin bağlanmasını engeller. Tamoksifen, meme dokusunda anti-östrojenik etki gösterirken, kemik ve rahimde östrojen benzeri etkiler gösterebilir (bu nedenle "seçici modülatör" denir). Menopoz öncesi ve sonrası kadınlarda kullanılabilir.
    • Seçici Östrojen Reseptör Yıkıcıları (SERD'ler): En bilinen örneği Fulvestrant'tır. Bu ilaçlar, östrojen reseptörlerine bağlanarak onları degrade eder (yıkıma uğratır) ve hücre yüzeyindeki reseptör sayısını azaltır. Tamoksifen'den farklı olarak, vücudun hiçbir yerinde östrojen benzeri etki göstermezler ve genellikle menopoz sonrası kadınlarda kullanılırlar.
  • Kullanım Alanları: ER+ meme kanserinin adjuvan (ameliyat sonrası nüksü önlemek için), neoadjuvan (ameliyat öncesi tümörü küçültmek için) ve metastatik (yayılmış) evrelerinde.

2. Aromataz İnhibitörleri : Özellikle menopoz sonrası kadınlarda östrojen üretimini durduran ilaçlardır. Menopoz öncesi kadınlarda östrojenin ana kaynağı yumurtalıklar iken, menopoz sonrası kadınlarda östrojenin çoğu, yağ dokusu, kas ve diğer dokularda androjen hormonlarının aromataz enzimi tarafından östrojene dönüştürülmesiyle üretilir.

  • Mekanizma: Aromataz enzimini bloke ederek androjenlerin östrojene dönüşmesini engeller ve bu sayede vücuttaki östrojen seviyesini önemli ölçüde düşürürler.

  • Alt Tipleri ve Gelişmiş İlaç Örnekleri:

    • Steroidal Aromataz İnhibitörleri: Eksemestan . Aromataz enzimine kalıcı olarak bağlanır ve onu devre dışı bırakır.
    • Non-Steroidal Aromataz İnhibitörleri: Anastrozol ve Letrozol. Aromataz enzimine geri dönüşümlü olarak bağlanır.
  • Kullanım Alanları: Menopoz sonrası ER+ meme kanserinin adjuvan, neoadjuvan ve metastatik evrelerinde. Menopoz öncesi kadınlarda ise yumurtalık baskılayıcı tedavilerle (GnRH agonistleri) birlikte kullanılabilirler.

3. GnRH Agonistleri / LHRH Agonistleri Gonadotropin Salgılatıcı Hormon (GnRH) agonistleri veya Luteinize Edici Hormon Salgılatıcı Hormon (LHRH) agonistleri olarak da bilinirler. Bu ilaçlar, beyindeki hipofiz bezini etkileyerek yumurtalıkların (kadınlarda) veya testislerin (erkeklerde) hormon üretimini baskılarlar.

  • Mekanizma: Başlangıçta hipofizi aşırı uyararak kısa süreli bir hormon artışına ("flare etkisi") neden olurlar. Ancak sürekli kullanımla, hipofizdeki reseptörleri duyarsızlaştırarak baskılarlar. Bu, yumurtalıkların östrojen/progesteron üretimini veya testislerin testosteron üretimini durdurur, böylece tıbbi kastrasyon (hormon seviyelerinde düşüş) sağlanır.

  • Kullanım Alanları:

    • Meme Kanseri: Menopoz öncesi ER+ meme kanseri olan kadınlarda yumurtalık fonksiyonunu baskılamak için.
    • Prostat Kanseri: Prostat kanseri hücrelerinin büyümesi için testosterona bağımlı olduğu durumlarda, testosteron seviyelerini düşürmek için.

4. Androjen Baskılayıcılar: Testosteron ve diğer androjenlerin prostat kanseri hücreleri üzerindeki etkilerini engelleyen veya üretimlerini baskılayan ilaçlardır. Prostat kanserinde ana tedavi yöntemlerinden biridir.

  • Mekanizma:

    • Anti-androjenle: Androjenlerin prostat kanseri hücrelerindeki androjen reseptörlerine bağlanmasını engellerler. Böylece, androjenler mevcut olsa bile kanser hücreleri büyüme sinyali alamaz. Örnekler: Bikalutamid, Flutamid, Nilutamid (eski nesil anti-androjenler).
    • Yeni Nesil Androjen Reseptör Hedefleyiciler: Reseptörleri daha güçlü ve çeşitli mekanizmalarla bloke ederler. Örnekler: Enzalutamid, Apalutamid, Darolutamid. Bunlar, androjen reseptörünün aktivasyonunu birçok farklı noktadan engelleyerek daha güçlü bir anti-tümör etki gösterirler.
    • Androjen Sentezi İnhibitörleri: Testosteronun sadece testislerde değil, böbrek üstü bezlerinde ve hatta tümör hücrelerinin kendisinde de üretilebilen formlarını engellerler. Örnek: Abirateron Asetat), CYP17 adı verilen bir enzimi inhibe ederek androjen üretimini baskılar.
    • GnRH Antagonistleri: Agonistlerden farklı olarak, başlangıçta bir flare etkisi oluşturmadan doğrudan hipofizdeki GnRH reseptörlerini bloke ederek testosteron seviyelerini hızla düşürürler. Örnek: Degarelix, Relugolix (oral form).
  • Kullanım Alanları: Hormona duyarlı prostat kanseri ve kastrasyona dirençli prostat kanseri (CRPC) tedavisinde yaygın olarak kullanılırlar.

Kullanım Şekilleri

Hormon tedavileri genellikle uzun süreli tedavilerdir ve uygulama şekilleri ilaca göre değişir:

  1. Oral (Ağızdan): Anti-östrojenler (Tamoksifen), aromataz inhibitörleri (Anastrozol, Letrozol, Eksemestan), yeni nesil anti-androjenler (Enzalutamid, Apalutamid, Darolutamid) ve androjen sentezi inhibitörleri (Abirateron) genellikle hap veya tablet formunda ağızdan alınır.
  2. Enjeksiyon: GnRH agonistleri (Goserelin, Leuprolid) ve GnRH antagonistleri (Degarelix) kas içine (intramüsküler) veya cilt altına (subkutan) belirli aralıklarla (aylık veya üç aylık) enjekte edilir. Fulvestrant da kas içine enjekte edilir.

Hormon tedavisi, adjuvan (ameliyat sonrası nüksü önleyici), neoadjuvan (ameliyat öncesi tümörü küçültücü) veya metastatik hastalıkta (yayılmış kanseri kontrol altına alma) kullanılabilir. Genellikle kemoterapi veya radyoterapi gibi diğer tedavilerle birlikte veya ardışık olarak uygulanır.

Avantajları

  1. Hedefe Yönelik ve Spesifik: Hormon duyarlı kanser hücrelerinin büyüme mekanizmalarını hedeflediği için sağlıklı hücrelere verilen zarar minimaldir.
  2. Daha İyi Tolere Edilebilirlik: Geleneksel kemoterapiye kıyasla genellikle daha az şiddetli yan etkilere sahiptir.
  3. Oral Kullanım Kolaylığı: Birçok hormon ilacı oral yolla alındığı için hastalar için evde kullanım kolaylığı sağlar.
  4. Uzun Süreli Hastalık Kontrolü: Hormon duyarlı kanserlerde uzun süreli hastalık kontrolü ve yaşam süresi uzaması sağlayabilir.
  5. Yaşam Kalitesi: Yan etkilerin daha yönetilebilir olması, hastaların yaşam kalitesini korumalarına yardımcı olur.
  6. Adjuvan/Neoadjuvan Etkinlik: Ameliyat öncesi veya sonrası kullanıldığında nüks riskini azaltabilir veya tümörü küçülterek cerrahiyi kolaylaştırabilir.

Dezavantajları

  1. Hormon Reseptörü Pozitifliği Gerekliliği: Sadece ilgili hormon reseptörlerini eksprese eden tümörlerde etkilidir. Reseptör negatif kanserlerde (örn: üçlü negatif meme kanseri) işe yaramaz.
  2. Yan Etkiler: Hormon düzeylerini değiştirdiği için çeşitli yan etkilere neden olabilirler:
    • Meme Kanseri Tedavileri (Anti-östrojenler/Aromataz İnhibitörleri): Sıcak basmaları, vajinal kuruluk, eklem ağrıları, kemik yoğunluğu kaybı (osteoporoz), yorgunluk, ruh hali değişiklikleri, nadiren kan pıhtılaşması veya rahim kanseri riski (Tamoksifen ile).
    • Prostat Kanseri Tedavileri (Androjen Baskılayıcılar): Sıcak basmaları, cinsel isteksizlik, erektil disfonksiyon, yorgunluk, kas kütlesinde azalma, kemik yoğunluğu kaybı, kilo alımı, nadiren kalp rahatsızlıkları.
  3. Direnç Gelişimi: Kanser hücreleri zamanla hormon tedavilerine karşı direnç geliştirebilirler. Bu, reseptör mutasyonları, alternatif sinyal yollarının aktivasyonu veya androjen/östrojen sentezinde değişiklikler yoluyla olabilir.
  4. Uzun Tedavi Süresi: Genellikle 5-10 yıl gibi uzun bir süre boyunca alınması gerekebilir, bu da uyumu zorlaştırabilir.
  5. Yaş Sınırlamaları: Aromataz inhibitörleri gibi bazı ilaçlar menopoz durumuyla ilişkili olarak sadece belirli yaş gruplarında kullanılır.

Hormon tedavisi, onkoloji alanında önemli bir yere sahiptir ve birçok hastanın kanserle mücadelesinde kritik bir araçtır. Gelişen teknoloji ve araştırmalarla birlikte, direnç mekanizmalarını aşan ve daha az yan etkiye sahip yeni nesil hormon tedavileri geliştirilmeye devam etmektedir.

Doç. Dr. Abdullah Sakin Hakkımda İletişim İletişim Telefon
Doç. Dr. Abdullah Sakin Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı
0530 995 59 50
0530 995 59 50
Türkçe English