Hipofarenks, farenksin (yutak) alt kısmında bulunan ve yemek borusuyla birleşen bölgedir. Solunum, sindirim ve ses üretimi gibi temel işlevlere yardımcı olan bu bölge, ses telleri ve üst sindirim sistemi arasındaki geçişi sağlar. Hipofarenks, yutkunma, hava yolu yönetimi ve sesin düzenlenmesi gibi önemli fonksiyonları yerine getirir. Ağız, burun ve gırtlak bölgesinden gelen gıda, sıvı ve havanın doğru şekilde yönlendirilmesi için hipofarenks kritik bir rol oynar.
Hipofarenks kanseri, hipofarenkste bulunan hücrelerin anormal şekilde çoğalarak kötü huylu (kanserli) bir tümör oluşturmasıyla meydana gelir. Hipofarenks kanseri genellikle yassı hücreli karsinomlar (squamous cell carcinoma) olarak gelişir. Hipofarenks kanseri, genellikle ses kısıklığı, boğazda ağrı, yutkunma güçlüğü, boyunda şişlik ve bazen kanlı balgam gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu kanser türü, genellikle ileri evrede teşhis edilir çünkü erken aşamalarda belirgin semptomlar göstermeyebilir.
Hipofarenks kanseri için risk faktörleri şunlardır:
📌Tütün Kullanımı: Sigara içmek, hipofarenks kanseri için en büyük risk faktörüdür. Tütün dumanındaki kimyasallar, bu bölgedeki hücrelere zarar vererek kanser oluşumuna yol açabilir.
📌Aşırı Alkol Tüketimi: Alkol, sigara ile birlikte hipofarenks kanseri riskini artırabilir. Alkol, mukozal dokularda tahrişe ve hücresel değişikliklere neden olabilir.
📌HPV Enfeksiyonu (Human Papillomavirus): HPV virüsü, özellikle ağız, boğaz ve farenks kanserleri ile ilişkilidir. Hipofarenks kanserinde de HPV enfeksiyonu önemli bir risk faktörüdür.
📌Yaş: Hipofarenks kanseri, genellikle 50 yaşın üzerindeki bireylerde daha sık görülür.
📌Cinsiyet: Erkekler, kadınlara göre hipofarenks kanserine daha yatkındır.
📌Genetik Yatkınlık: Ailede hipofarenks kanseri öyküsü bulunan bireylerin riski daha yüksektir.
📌Düşük Ağız Hijyeni ve Diş Sorunları: Ağız ve diş sağlığının kötü olması, hipofarenks kanseri riskini artırabilir.
📌Reflü Hastalığı: Gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), mide asidinin boğaza geri kaçması, hipofarenks kanserine yol açabilir.
Hipofarenks, boğazın alt kısmında, gırtlağın (larinks) hemen altında ve yemek borusunun (özofagus) arkasında yer alan bölgedir. Hipofarenks kanseri genellikle sinsi ilerler ve belirtiler ortaya çıktığında tümör genellikle ilerlemiş olabilir. Bu nedenle erken teşhis zordur. En sık görülen bulgular şunlardır:
Boğaz ağrısı: Özellikle yutkunurken artan, geçmeyen boğaz ağrısı.
Yutma güçlüğü (disfaji): Katı veya sıvı gıdaları yutmada zorluk, takılma hissi.
Kulak ağrısı (otalji): Aynı tarafta yansıyan kulak ağrısı olabilir.
Boyunda kitle: Boyunda büyümüş lenf düğümleri ele gelebilir. Bu genellikle kanserin lenfatik yayılımının bir işaretidir.
Ses kısıklığı: Ses tellerine yakın tümörler ses kısıklığına neden olabilir.
Öksürük: Özellikle kanlı öksürük (hemoptizi) ileri evrelerde görülebilir.
Kilo kaybı: Açıklanamayan kilo kaybı kanserin sistemik etkilerinden biri olabilir.
Ağız kokusu (halitozis): Tümörün nekrozu veya enfeksiyonu sonucu kötü ağız kokusu oluşabilir.
Boğazda dolgunluk veya yabancı cisim hissi.
Tekrarlayan boğaz enfeksiyonları.
Hipofarenks kanseri teşhisi, dikkatli bir klinik değerlendirme, endoskopik incelemeler ve biyopsi ile elde edilen dokunun patolojik incelemesinin kombinasyonu ile konulur:
Klinik Değerlendirme: Doktor, hastanın semptomlarını, tıbbi öyküsünü (sigara, alkol kullanımı gibi risk faktörleri) ve fizik muayenesini yapar. Boyunda kitle varlığı, ağız ve boğaz bölgesinin genel durumu değerlendirilir.
Fiberoptik Nazofaringolaringoskopi: Bu, hipofarenks kanseri teşhisinde temel bir yöntemdir. Ucunda kamera ve ışık bulunan ince, esnek bir tüp (endoskop) burundan veya ağızdan geçirilerek nazofarenks, orofarenks ve hipofarenks bölgeleri doğrudan görüntülenir. Anormallikler, tümörler ve şüpheli alanlar belirlenir.
Direkt Laringoskopi ve Panendoskopi: Genel anestezi altında yapılan bu prosedürde, sert bir laringoskop kullanılarak ağızdan girilerek gırtlak ve hipofarenks daha detaylı bir şekilde incelenir. Panendoskopi sırasında yemek borusu (özofagoskopi) ve bazen trakea (trakeoskopi) da değerlendirilebilir. Bu işlem sırasında biyopsi alınması da kolaylaşır.
Biyopsi ve Patolojik İnceleme: Kesin tanı, şüpheli alanlardan alınan doku örneklerinin (biyopsi) patolog tarafından mikroskop altında incelenmesiyle konulur. Biyopsi, fiberoptik endoskopi veya direkt laringoskopi sırasında alınabilir. Patolojik inceleme, kanser hücrelerinin varlığını doğrular ve tümörün tipini (genellikle skuamöz hücreli karsinom) ve grade'ini (agresiflik derecesini) belirler.
Görüntüleme Yöntemleri (Yayılımı Değerlendirmek İçin): Tanı konulduktan sonra kanserin yayılımını değerlendirmek için çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılır:
Bilgisayarlı Tomografi (BT): Boyun ve göğüs bölgesinin BT taraması, primer tümörün boyutunu, yerel yayılımını (çevre dokulara invazyon) ve lenf nodu metastazlarını değerlendirmede önemlidir. Ayrıca uzak metastazları (özellikle akciğer) saptamaya yardımcı olabilir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Özellikle yumuşak doku invazyonunu ve tümörün sınırlarını daha iyi göstermede BT'ye göre avantajlı olabilir.
Pozitron Emisyon Tomografisi-Bilgisayarlı Tomografi (PET-BT): Uzak metastazları saptamada ve tedavi yanıtını değerlendirmede faydalı olabilir. Ayrıca boyundaki lenf nodlarının evrelemesinde de rol oynayabilir.
Evreleme: Klinik bulgular, endoskopik incelemeler, biyopsi sonuçları ve görüntüleme yöntemlerinin bulguları bir araya getirilerek kanserin evresi belirlenir (TNM evreleme sistemi kullanılır). Evreleme, tedavi planlaması ve prognozun belirlenmesinde kritik öneme sahiptir.
Hipofarenks kanseri genellikle ileri evrede teşhis edildiği için tedavi zorlu olabilir. Risk faktörlerinden kaçınmak ve erken belirtileri fark etmek önemlidir. Belirtileriniz varsa vakit kaybetmeden bir kulak burun boğaz (KBB) uzmanına başvurmanız önerilir.
Hipofarenks kanserinden korunmak için alınabilecek önlemler şunlardır:
✅Sigara ve Alkol Tüketiminden Kaçınmak: Sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek hipofarenks kanseri riskini büyük ölçüde artırır. Bu alışkanlıklardan kaçınılması önerilir.
✅HPV Aşısı: HPV'ye karşı aşı olmak, özellikle genç yaşta, hipofarenks kanseri riskini azaltabilir.
✅Dengeli Beslenme: Vitamin ve mineral açısından zengin bir diyet, bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve kanser riskini azaltabilir.
✅Erken Teşhis İçin Düzenli Kontroller: Boğazda geçmeyen yaralar, ses kısıklığı veya boyunda şişlik gibi belirtiler fark edildiğinde bir doktora başvurulmalıdır.
✅Ağız Hijyenine Dikkat Etmek: Diş sağlığının korunması ve düzenli diş hekimi kontrolleri, hipofarenks kanseri riskini azaltabilir.
✅Reflü Tedavisi: Reflü şikayeti olan bireylerin uygun tedavi ile mide asidinin geri kaçmasını engellemesi, hipofarenks kanserine karşı koruyucu olabilir.
Hipofarenks kanserinin evrelemesi, kanserin ne kadar yayıldığını belirlemek için kullanılır. Genellikle TNM (Tümör, Lenf Düğümü, Metastaz) sistemiyle evreleme yapılır:
🔸Evre 0: Kanser, yalnızca hipofarenksin yüzeyinde bulunur ve yayılma göstermemiştir.
🔸Evre I: Kanser küçük bir alanda sınırlıdır ve çevre dokulara yayılmamıştır.
🔸Evre II: Kanser büyür ve çevredeki dokulara yayılmaya başlar, ancak uzak organlara veya lenf düğümlerine yayılmamıştır.
🔸Evre III: Kanser daha büyük hale gelir ve yakındaki lenf düğümlerine yayılabilir.
🔸Evre IV: Kanser, uzak organlara veya uzak lenf düğümlerine metastaz yapmıştır.
Hipofarenks kanserinin tedavisi, kanserin evresine göre değişir:
Evre I ve II: Cerrahi müdahale ile tümör çıkarılır. Erken evrelerde, radyoterapi veya kemoterapi de kullanılabilir.
Evre III: Cerrahi tedavi, radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu uygulanabilir. Lenf düğümleri çıkarılabilir.
Evre IV: İleri evrelerde tedavi, kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapiden oluşan kombinasyonlarla yapılabilir. Palyatif tedavi, hastanın yaşam kalitesini iyileştirmek için kullanılabilir.
Hipofarenks kanseri tedavisinde kullanılan bazı güncel sistemik tedavi yöntemleri şunlardır:
🔹Kemoterapi: Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için kullanılan ilaçlar içerir. Genellikle radyoterapi ile birlikte uygulanır.
🔹İmmünoterapi: Bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı güçlendiren tedavi yöntemidir. PD-1 inhibitörleri gibi ilaçlar immünoterapinin örnekleridir.
🔹Hedefe Yönelik Tedavi: Kanser hücrelerinin belirli genetik mutasyonlarını hedefleyen tedavi yöntemleridir. EGFR inhibitörleri gibi ilaçlar kullanılır.
🔹Radyoterapi: Kanser hücrelerinin yok edilmesi için yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Cerrahi tedavi öncesi veya sonrası uygulanabilir.
🔹Palyatif Tedavi: İleri evre hastalarda semptomları hafifletmeye yönelik tedaviler uygulanır, ancak kanseri iyileştirme amacı taşımaz.
Hipofarenks kanseri, farinksin (yutak) alt bölgesinde gelişen nadir ancak agresif bir baş-boyun kanseridir. Genellikle geç evrede teşhis edilir ve prognozu diğer baş-boyun kanserlerine kıyasla daha kötüdür.
Evreye Göre 5 Yıllık Sağkalım Oranları
Erken evre (Evre I – Küçük, lokalize tümör): %50-60
Orta evre (Evre II-III – Bölgesel lenf nodu tutulumu var): %30-50
İleri evre (Evre IV – Uzak metastaz var): %10-25
Sağkalımı Etkileyen Faktörler
Hastalığın evresi (erken teşhis önemli!)
Sigara ve alkol kullanımı
Lenf nodu tutulumu ve uzak metastaz varlığı
Tedaviye yanıt (cerrahi, kemoradyoterapi, immünoterapi kullanımı)
Copyright 2025 | Doç. Dr. Abdullah Sakin | Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı