 
                    Hava kirliliği, soluduğumuz havada bulunan zararlı maddelerin birikmesidir ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından insanlar için kanserojen olarak sınıflandırılmıştır. Hava kirliliğinin farklı türleri, çeşitli mekanizmalarla kanser riskini artırabilir, özellikle akciğer kanseri ve diğer solunum sistemi kanserleri üzerinde belirgin bir etkisi vardır.
Hava Kirliliğinin Başlıca Türleri ve Kanser Riski Üzerindeki Etkileri:
Partikül Madde
Hava kirliliğinin en tehlikeli bileşenlerinden biridir. Sanayi tesisleri, araç egzozları, evsel ısınma ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan, mikroskopik boyutlarda katı veya sıvı parçacıklardır. PM2.5, çapı 2.5 mikrometreden küçük olan, akciğerlerin derinliklerine kadar inebilen ve kan dolaşımına geçebilen parçacıklardır.
Akciğer kanseri riskini önemli ölçüde artırır. Ayrıca mesane kanseri gibi diğer kanser türleriyle de ilişkili olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Bu partiküller, akciğer hücrelerinde DNA hasarına, iltihaplanmaya ve kanserojen maddelerin taşınmasına neden olabilir.
Azot Dioksit (NO2):
Özellikle araç egzozlarından, elektrik santrallerinden ve endüstriyel tesislerden salınan bir gazdır.
NO2'ye uzun süreli maruziyet, akciğer kanseri riskinde artışla ilişkilendirilmiştir. Solunum yollarında iltihaplanmaya ve hasara yol açabilir.
Kükürt Dioksit (SO2):
Fosil yakıtların (kömür, petrol) yanmasıyla, özellikle elektrik santrallerinden ve endüstriyel proseslerden salınan bir gazdır.
SO2'nin doğrudan kanserojen olduğuna dair kesin kanıtlar sınırlıdır, ancak solunum yollarını tahriş ederek diğer kanserojenlerin etkilerini artırabilir ve akciğer kanseri riskini dolaylı yoldan etkileyebilir.
Ozon (O3 - Yer Seviyesi Ozonu):
Güneş ışığı varlığında azot oksitler ve uçucu organik bileşiklerin reaksiyonuyla oluşan, özellikle sıcak havalarda artan bir kirleticidir. Soluduğumuz havada bulunan ozon, stratosferdeki faydalı ozon tabakasından farklıdır.
Akciğerlerde iltihaplanmaya ve hasara yol açabilir. Bazı çalışmalar, ozona uzun süreli maruziyetin akciğer kanseri riskini artırabileceğini düşündürmektedir, ancak bu alandaki araştırmalar devam etmektedir.
Uçucu Organik Bileşikler (VOC'ler) ve Benzen:
Boyalar, çözücüler, benzin buharları, endüstriyel emisyonlar ve bazı ev ürünlerinden yayılan gazlardır. Benzen, bilinen bir kanserojendir.
Benzen, lösemi (kan kanseri) riskini önemli ölçüde artırır. Diğer VOC'lerin de farklı kanser türleriyle ilişkili olabileceği düşünülmektedir.
Poliaromatik Hidrokarbonlar (PAH'lar):
Fosil yakıtların, odun ve diğer organik maddelerin eksik yanmasıyla oluşan kimyasallardır (örneğin araç egzozları, kömür yakma).
PAH'lar güçlü kanserojenlerdir ve akciğer, mesane, cilt kanseri gibi birçok kanser türünün riskini artırabilir.
Hava kirliliğindeki kanserojen maddeler, solunum yoluyla vücuda girerek hücre DNA'sına zarar verebilir, kronik iltihaplanmaya neden olabilir, hücre büyümesini düzenleyen mekanizmaları bozabilir ve bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Bu durumlar, zamanla kanser gelişimine zemin hazırlayabilir.
Korunma:
Hava kirliliği seviyelerinin yüksek olduğu zamanlarda dışarıda geçirilen süreyi azaltmak.
Toplu taşımayı kullanmak, bisiklete binmek veya yürümek gibi daha çevre dostu ulaşım yöntemlerini tercih etmek.
Ev içinde hava kalitesini artırıcı önlemler almak (havalandırma, hava temizleyici kullanmak).
Endüstriyel emisyonların ve araç kirliliğinin azaltılmasına yönelik politikalara destek vermek.
Hava kirliliği, küresel bir sağlık sorunudur ve kanser riskini artıran önemli bir çevresel faktördür.
Copyright 2025 | Prof. Dr. Abdullah Sakin | Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı