 
                    Çocuğun yaşına ve bilişsel gelişim düzeyine göre kanseri anlatma şekli büyük ölçüde farklılık gösterir. Her yaş grubu, bilgiyi farklı şekillerde işler ve farklı endişeler taşır.
Okul Öncesi (3-5 yaş): Bu yaş grubundaki çocuklar için kanser, çok kısa ve somut terimlerle açıklanmalıdır. Soyut kavramları anlamakta zorlandıkları için, hastalığı "annemin/babamın hastalanmasına neden olan küçük bir sorun var ve doktorlar onu düzeltmeye çalışıyorlar" gibi ifadelerle basitleştirebilirsiniz. Bu çocukların rutinlerine bağlılıkları çok güçlüdür; bu yüzden, ebeveynlerinin hastalığı nedeniyle günlük rutinlerinde olası değişiklikler (örneğin, kreşe bırakılma zamanının değişmesi, bir bakıcının gelmesi) hakkında basitçe bilgi vermek önemlidir. Bu yaş grubu genellikle olayları kendi üzerlerine alırlar; bu nedenle, hastalığın kesinlikle onların hatası olmadığını, yaramazlıklarından kaynaklanmadığını net bir şekilde belirtmek hayati önem taşır. Onlara bolca fiziksel temas ve güvence sunmak, kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.
İlkokul Çağı (6-12 yaş): Bu yaş grubundaki çocuklar, neden-sonuç ilişkilerini daha iyi kurabilirler ve daha fazla detayı anlayabilirler. Onlara hastalığın adını söyleyebilir, kemoterapi veya radyoterapi gibi tedavilerin ne olduğunu basit ve anlaşılır bir dille açıklayabilirsiniz. Örneğin, "ilaçlar, vücudumdaki kötü hücreleri bulup onları öldürüyor" gibi benzetmeler kullanabilirsiniz. Bu dönemde çocukların kendi sağlıkları ve ebeveynlerinin ölüp ölmeyeceği gibi konularda endişeleri olabilir. Bu nedenle, "bu senin hatan değil", "seni hep seveceğiz ve yanında olacağız", "doktorlar beni iyileştirmek için çok çalışıyor" gibi net ve güvence verici mesajlar vermek çok önemlidir. Onların sorularına dürüstçe yanıt vermek ve duygularını ifade etmeleri için alan açmak, bu yaş grubundaki çocukların başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Ergenlik Çağı (13+ yaş): Ergenler, hastalığın doğası, tedavinin zorlukları, yan etkileri ve olası sonuçları hakkında daha detaylı ve dürüst bilgiye ihtiyaç duyarlar. Onları yetişkinler gibi kabul ederek, hastalığın şiddeti ve tedaviye ilişkin gerçekçi beklentiler hakkında açıkça konuşabilirsiniz. Ergenler genellikle kendi hayatları ve gelecekleri hakkında kaygılar taşırlar; bu nedenle, onların endişelerini ve duygularını aktif olarak dinlemek, onları karar alma süreçlerine (elbette yaşlarına uygun sınırlar dahilinde) dahil etmek ve onlara destekleyici bir yetişkin gibi davranmak önemlidir. Bağımsızlık arayışında oldukları için, bilgiye erişim ve kendi başlarına durumu anlama fırsatı sunmak, onların bu zorlu süreçle başa çıkmalarına yardımcı olur. Ayrıca, bu yaş grubunda akran desteğinin önemi artar; arkadaşlarının durumu anlamasına yardımcı olmak için onlarla nasıl konuşabilecekleri konusunda rehberlik edebilirsiniz.
Copyright 2025 | Prof. Dr. Abdullah Sakin | Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı