Renal pelvis, böbreklerde bulunan ve idrarın toplandığı bir yapıdır. Böbreklerden gelen idrar, renal pelvis aracılığıyla üretere aktarılır. Üreter, renal pelvisten mesaneye idrar taşıyan ince tüp şeklinde bir organdır. İki böbrekte de birer üreter bulunur ve bu tüpler, vücudun idrarı dışarı atma sürecinin önemli bir parçasıdır. Renal pelvis ve üreter, idrarın toplanması ve taşınmasında kilit rol oynar.
Renal pelvis ve üreter kanseri, böbreklerin idrar toplama sisteminde veya idrarı taşıyan tüplerin iç yüzeyini kaplayan hücrelerde meydana gelen bir kanser türüdür. Bu kanser türü, genellikle ürotelyal karsinom adı verilen hücrelerden kaynaklanır ve mesane kanseri ile benzer özellikler taşır. Renal pelvis ve üreter kanserleri nadir görülen kanserlerdir ve genellikle erken evrede belirti vermezler. İlerleyen evrelerde idrarda kan, ağrı veya tıkanma gibi semptomlara neden olabilir.
Renal pelvis ve üreter kanserlerinin gelişiminde etkili olan risk faktörleri şunlardır:
📌Sigara Kullanımı: Sigara içmek, bu kanser türünün gelişiminde en önemli risk faktörlerinden biridir.
📌Kimyasal Maddelere Maruz Kalma: Endüstriyel kimyasallara veya boya maddelerine uzun süre maruz kalmak riski artırabilir.
📌Kronik Böbrek Hastalığı: Uzun süreli böbrek sorunları veya diyaliz tedavisi görmek riski artırabilir.
📌Bazı İlaçlar: Uzun süreli ağrı kesici kullanımı bu kanser türüyle ilişkilendirilebilir.
📌Aile Öyküsü: Ailede ürotelyal kanser öyküsü olan bireylerde risk artabilir.
📌Yaş ve Cinsiyet: 60 yaş üzerindeki bireylerde ve erkeklerde daha sık görülür.
📌Üriner Sistemde Kronik Enfeksiyonlar: Devam eden enfeksiyonlar, kanser gelişim riskini artırabilir.
Renal pelvis ve üreter kanserinden korunmak için aşağıdaki önlemler alınabilir:
✅Sigara Bırakma: Sigara kullanımını bırakmak bu kanser türünün riskini büyük ölçüde azaltır.
✅Kimyasallardan Kaçınma: Endüstriyel kimyasallara maruz kalma riski taşıyan mesleklerde koruyucu ekipman kullanılması önemlidir.
✅Bol Sıvı Tüketimi: Yeterli miktarda su tüketmek, böbreklerin sağlıklı kalmasına yardımcı olur.
✅Sağlıklı Beslenme: Antioksidan açısından zengin gıdalar tüketmek ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak önemlidir.
✅Düzenli Sağlık Kontrolleri: Özellikle risk gruplarında yer alan bireylerin düzenli olarak doktor kontrolüne gitmesi erken teşhis açısından hayati öneme sahiptir.
Renal pelvis ve üreter kanserinin evrelemesi genellikle tümörün boyutu, yayılma durumu ve lenf düğümlerine veya diğer organlara metastaz yapıp yapmadığına göre yapılır. TNM sistemi, bu kanser türünün evrelemesinde yaygın olarak kullanılır:
Evre 1: Tümör yalnızca böbrek pelvis veya üreterin iç yüzeyini kaplayan hücrelerde bulunur.
Evre 2: Tümör, idrar yolunun kas tabakasına yayılmıştır.
Evre 3: Tümör, çevre dokulara veya lenf düğümlerine yayılmıştır.
Evre 4: Tümör, diğer organlara (akciğer, karaciğer vb.) metastaz yapmıştır.
Renal Pelvis ve Üreter Kanseri: Evrelerine Göre Tedavi Yaklaşımı
Bu tümörler, idrar yolunun iç yüzeyini döşeyen ürotelyal hücrelerden kaynaklanır ve mesane kanserine benzer davranış gösterir. Ancak anatomik olarak farklılıklar nedeniyle tedavi yaklaşımı bazı noktalarda özelleşmiştir. TNM evrelemesi esas alınır.
➤ Evre Ta – T1 (Yüzeyel Hastalık)
Tümör mukozada sınırlıdır (Ta) veya submukoza invazyonu vardır (T1).
🔹 Tedavi:
Endoskopik rezeksiyon (üreteroskopi veya perkutane yaklaşımla)
Lokal instilasyon tedavisi (BCG veya mitomisin C)
Özellikle renal fonksiyonun korunmak istendiği olgularda
Radikal cerrahiden kaçınma mümkün
Sık endoskopik takip gerekir
➤ Evre T2–T4 (İnvaziv Hastalık)
Tümör kas tabakasına, çevre dokulara veya komşu organlara yayılmıştır.
🔹 Standart Tedavi:
Radikal nefrektomi + üreterektomi + mesane manşet rezeksiyonu
“Radikal nefroureterektomi” olarak adlandırılır
Laparoskopik veya açık cerrahi olabilir
🔹 Neoadjuvan Kemoterapi (NAC):
Cisplatin bazlı rejimler (örn. Gemcitabin + Cisplatin)
Neoadjuvan kemoterapi, patolojik evreyi düşürme ve sağkalımı artırma potansiyeline sahiptir
Evre T2–T4 hastalarda önerilir
Adjuvan kemoterapi bazı çalışmalarda da faydalı bulunmuştur
➤ Evre N+ veya M1 (Lenf Nodu ve Uzak Metastazlı Hastalık)
🔹 Tedavi:
Sistemik kemoterapi (cisplatin bazlı)
Gemcitabin + Cisplatin (uygun böbrek fonksiyonu varsa)
Gemcitabin + Karboplatin (cisplatin tolere edilemeyenlerde)
İmmünoterapi (2. basamak veya seçilmiş hastalarda)
PD-L1 pozitifse veya kemoterapiye uygun değilse
Atezolizumab, Avelumab, Nivolumab, Pembrolizumab kullanılabilir
Palyatif radyoterapi: semptomatik metastazlarda (ağrı, kanama vb.)
➤ Organ Koruyucu Yaklaşım (Seçilmiş Hastalarda)
Endoskopik tümör ablasyonu
Segmental üreter rezeksiyonu + anastomoz
Sadece düşük dereceli, non-invaziv ve tek odaklı tümörlerde değerlendirilmelidir
Sık endoskopik takip şarttır
➤ Moleküler ve Hedefe Yönelik
FGFR3 mutasyonları: Erdafitinib (mesane kanserinde kullanılıyor, UTUC için araştırılıyor)
MSI-H / dMMR tümörler: İmmünoterapi ile iyi yanıt verebilir
ADC’ler (antikor-ilaca konjugatlar): Enfortumab vedotin vb., ileri evre hastalıkta çalışılıyor
✅Kemoterapi
Renal pelvis ve üreter kanserleri, histolojik olarak mesane kanseriyle benzerlik taşıdığından sistemik tedavi yaklaşımları da paraleldir. Kemoterapi, lokal ileri evrede neoadjuvan ya da adjuvan, metastatik evrede ise palyatif amaçla kullanılır.
Neoadjuvan kemoterapi, cerrahi öncesinde tümör yükünü azaltmak, mikrometastatik hastalığı baskılamak ve sağkalımı uzatmak amacıyla uygulanır. Standart olarak cisplatin + gemcitabin kombinasyonu kullanılır. Bu protokol, invazif hastalığı olan ve iyi performans durumuna sahip hastalar için önerilir. Cisplatine uygun olmayan hastalarda karboplatin ile alternatif kombinasyonlar değerlendirilir.
Adjuvan kemoterapi, cerrahi sonrası rezidüel mikroskobik hastalığı kontrol altına almak için uygulanır. Özellikle T3-T4 tümörlerde, lenf nodu tutulumu olan hastalarda önerilmektedir. POUT çalışması, adjuvan platin bazlı tedavinin hastalıksız sağkalımı anlamlı şekilde uzattığını göstermiştir ve bu tedavi güncel kılavuzlara girmiştir.
✅İmmünoterapi
Kemoterapiye yanıt alınamayan ya da hastalığı ilerleyen hastalarda immünoterapiler günümüzde önemli bir yer edinmiştir. İmmünoterapiler, özellikle PD-L1 pozitifliği olan hastalarda ya da kemoterapiye uygun olmayan bireylerde tercih edilir.
Kullanılan ajanlar arasında pembrolizumab, nivolumab, atezolizumab gibi PD-1/PD-L1 inhibitörleri bulunur. Bu ilaçlar, tümör hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçma mekanizmalarını bloke ederek, bağışıklık hücrelerinin tümör hücrelerini tanıyıp yok etmesine yardımcı olur. Özellikle kemoterapiye dirençli metastatik hastalarda, immünoterapi ile kalıcı yanıtlar alınabilmektedir.
Ayrıca, MSI-H (mikrosatellit instabilitesi yüksek) veya dMMR (DNA tamir bozukluğu) olan hastalarda immünoterapilere verilen yanıt daha yüksek olmaktadır. Bu nedenle ileri evre hastalarda genetik ve moleküler testlerin yapılması büyük önem taşır.
✅Hedefe Yönelik Tedaviler ve Yeni Ajanlar
Yeni nesil tedaviler arasında FGFR mutasyonu saptanan hastalarda kullanılan erdafitinib gibi tirozin kinaz inhibitörleri (TKI) umut verici sonuçlar göstermektedir. Mesane kanseri için FDA onayı alan bu ajan, üst üriner sistem ürotelyal kanseri (UTUC) için de araştırmalarda değerlendirilmektedir.
Ayrıca, enfortumab vedotin gibi antikor-ilaca konjugatlar (ADC) da ileri evre tedavilerde kullanılmakta ve yeni tedavi seçenekleri olarak öne çıkmaktadır. Bu ilaçlar, tümör hücresine özgü antikor aracılığıyla kemoterapiyi doğrudan hücreye ulaştırır.
✅Radyoterapi
Radyoterapi, renal pelvis ve üreter kanserlerinde genellikle sistemik tedavinin tamamlayıcısı olarak palyatif amaçla uygulanır. Özellikle metastatik hastalıkta ağrılı kemik metastazları, kanama veya idrar tıkanıklığı gibi durumlarda kullanılır.
Küratif amaçla radyoterapi, bu bölge için sınırlı endikasyona sahiptir çünkü anatomik yerleşim ve çevre dokuların hassasiyeti nedeniyle yüksek doz uygulamaları zor olabilir. Ancak cerrahiye uygun olmayan hastalarda lokal kontrol sağlamak için değerlendirilebilir.
Renal pelvis ve üreter kanserlerinin tedavisinde kemoterapi, özellikle cisplatin bazlı protokollerle ilk basamakta yer alırken, immünoterapiler ve hedefe yönelik ajanlar, özellikle metastatik ve dirençli hastalıkta devreye girer. Radyoterapi ise semptom kontrolü için önemlidir. Hastaların detaylı moleküler analizlerle değerlendirilmesi, en uygun sistemik tedavi yaklaşımını belirlemek açısından kritik öneme sahiptir. Tedavi süreci mutlaka multidisipliner bir ekip tarafından yönetilmelidir.
Renal pelvis ve üreter kanseri, ürothelial hücrelerden (idrar yolu döşeyici hücreler) kaynaklanan ve üst üriner sistemde (böbrek içi ve üreter) görülen nadir kanser türlerindendir.
→Mesane kanserinden sonra en sık görülen ürotelyal kanserdir.
→Sağkalım oranları tümörün evresi, yayılımı, derecesi (grade) ve metastaz durumuna bağlı olarak değişir.
Evreye Göre 5 Yıllık Sağkalım Oranları
Evre |
Tanım |
5 Yıllık Sağkalım |
---|---|---|
Evre I |
Sadece mukoza ve submukozada sınırlı |
%75-95 |
Evre II |
Kas tabakasına yayılmış |
%60-80 |
Evre III |
Çevre yağ dokusu, peripelvik doku veya lenf nodu tutulumu |
%30-50 |
Evre IV |
Uzak organ metastazı (akciğer, karaciğer, kemik vb.) |
%5-15 |
Kanserin Yerleşim Yerine Göre 5 Yıllık Sağkalım
Kanserin Yeri |
5 Yıllık Sağkalım |
---|---|
Renal Pelvis Kanseri (Böbrek içi kanal) |
%40-60 |
Üreter Kanseri (Böbrekten mesaneye giden kanal) |
%30-50 |
Copyright 2025 | Doç. Dr. Abdullah Sakin | Tıbbi Onkoloji (Kanser) Uzmanı